
Nazlı Ayça Özkarahan: Okuma Alışkanlıkları - Aslı Tohumcu
Okuma alışkanlıklarımız, en rahat hatırladığımız masallar, ilk sevdiğimiz kitaplar yetişkinliğimize dair çok şey söylüyor. Aslı Tohumcu'nun o sakin duruşunun arkasındaki pırıl pırıl afacan gözler de tam olarak bu söylediğimi teyit eder gibi. İlk sevdiği kitapların bir macera serisi olmasına şaşırmadım desem yeridir.
Yeni bir roman geliyormuş, açıkçası bu haber beni çok heyecanlandırdı. Aslı Tohumcu, çok üretken bir kalem; tanımaktan gurur duyduğum bir kadın. Birçok kez dönüp dönüp başvurduğu kitaplara baktığımızda da onun kadın kimliğini, bireyselliği ve özgürlük temasını edebiyatın merkezine yerleştirdiğini ve bu anlamda oldukça derinlikli, titiz bir yerden yaklaştığını görmek mümkün. Bu bağlamda ben kendisini de dönüştürücü bir yazar olarak tanımlıyorum.
Öte yandan, böyle çok kıymet verdiğim yazarlarla ortak noktalar bulmak da beni ayrıca mutlu ediyor. Roald Dahl’ın Matilda'sı için artık Aslı Tohumcu’yla “ortak dostum” diyebilirim.
Lafı fazla uzatmadan, günümüz edebiyat sahnesinde özgün sesi ve üretken kimliğiyle kendine özgü bir yer edinmiş olan Aslı Tohumcu’nun keyifli sohbetiyle sizi baş başa bırakıyorum.
Okumayı sevmenize vesile olan ilk kitap veya yazar kimdi? Bu kitap ya da yazarın üzerinizde nasıl bir etkisi oldu?
Enid Blyton’ın Gizli Yediler ve Afacan Beşler adlı serileri ilk aşkımdır diyebilirim. Cep boy baskılarını okul ceketimin iç cebinden ayırmazdım. Her iki seri de sıkı bir gizemi çözmeye çalışan bir grup çocuğun maceraları üzerine kuruluydu. Dostluk ve dayanışma da gizem kadar önemliydi bence. Çok sürükleyici bulurdum Blyton’ın kurmacalarını. Gizemlerin hepsinin çözümünü bilsem de aynı kitapları tekrar tekrar okumaktan sıkılmazdım.
Günlük yaşamınızda okuma alışkanlıklarınız nasıl bir yer tutuyor? Kendinize has bir okuma rutininiz var mı?
Sabahları kızım okula gittikten sonra, whatsapp’ın ve e-postaların hatta aramaların başlamadığı saatleri çok seviyorum. Yedi buçuk on arası açık zihinle okumak günümün kalanını da olumlu etkiliyor. Masamın yanındaki küçük kitaplığın üst rafı yazmak için okumam gerekenlerle dolu. Sabahları o rafın yükünü hafifletmeye çalışıyorum. Günü yine okuyarak kapatabilirsem benden mutlusu olmaz ama onu her zaman başaramıyorum.
Bir kitabı seçerken sizi en çok etkileyen unsurlar neler? Kapak tasarımı, yazar, tür, yoksa tavsiyeler mi?
Bugünlerde, aslında epeycedir, yazmak istediğim roman için masallar ve halk hikâyeleri okuyorum. Bir de masalların çağdaş yorumlarını yapan feminist kadınları. Eskiymiş, yeniymiş, baskısı iyimiş kötüymüş dert etmiyorum haliyle. Birkaç arkadaşım var, ihtiyaçlarımı bilen, tavsiye gerekirse de onların kapılarını çalıyorum.
Aynı kitabı birden fazla kez okuduğunuz olur mu? Evetse, sizi tekrar tekrar okumaya iten nelerde nelerdir?
Sevgi Soysal’ın Tante Rosa’sı, Füruzan’ın Parasız Yatılı’sı, Woolf’un Orlando’su, Angela Carter’ın Kanlı Oda’sı ilk aklıma gelenler. Bu kitapları bazen teknik açıdan ilhama ihtiyaç duyduğumda, bazen sırf kendimi iyi hissetmek için, bazen de her seferinde yeni keşiflere yol açan kitaplar olduklarından, önceki okumalarımda kaçırdıklarımı yakalamak için tekrar okuyorum. Çocuk edebiyatında da her yaz Roald Dahl’ın bir iki kitabını tekrar okurum.
Uzun süre etkisinden çıkamadığınız bir kitap var mı? Eğer varsa, bu kitabın sizi etkileyen kısmı neydi?
Angela Carter’ın Kanlı Oda adlı hikâyelerini telaffuz edeceğim yine. Bir devrim bence o kitap. Kadınların gözünü açan, silkeleyen. Okur olarak da yazar olarak etkisinden kurtulacağımı sanmıyorum asla.
Başucunuzda her zaman bulunmasını istediğiniz bir kitap var mı? Bu kitap hangisi?
Jack Zipes’ın “Don’t Bet On the Prince” adlı masal derlemesi. Şahane masallar var.
Bir kitabı yarım bırakmak sizin için zor bir karar mı, yoksa kolayca yapabildiğiniz bir şey mi?
Kolayca bırakabilirim. Umduğumu bulamadıysam, onu bulmak için başka kitapların kapaklarını açmayı tercih ederim, orada oyalanmak yerine.
Okuduğunuz kitaplardan not alır mısınız? Bu notları daha sonra nasıl değerlendirirsiniz?
Altını çizdiğim yerlerde kitabın üstüne de not alırım, roman hazırlığım için kullandığım deftere de notlar alırım. Bana başka bir fikir veren cümleyi, cümlenin kendisi ve verdiği fikirle birlikte yazarım defterime. Yazarken sıkıntıya düştüğümde o notlara bakmak, bana ilham veren şeylerin anısını canlandırır, beni sıkıntıdan kurtarır, yazmayı sürdürmeme yardımcı olur.
Unutamadığınız ya da bir dost gibi hayatınızda tuttuğunuz bir roman ya da öykü karakteri var mı? Varsa, bu karakterin hangi özellikleri sizi etkiledi ve neden bu kadar unutulmaz oldu?
İlginçtir, aklıma çocuk edebiyatından bir karakter geldi ilk: Matilda. Roald Dahl’ın okumayı seven, başta ailesi olmak üzere hiçbir otoriteyle mücadele etmekten kaçınmayan ve sonunda kendi istediği hayatı yaşayan Matilda. Çok ilham ve umut verici, ayrıca muzip bulduğum bir kızdır.
Son olarak, okurlarımıza da ilham olması açısından, sizin "olmazsa olmaz" dediğiniz ilk üç kitabı bizimle paylaşır mısınız?
1. Sevgi Soysal, Tante Rosa
2. Shakespeare, Macbeth
3. Machado, Bedenine Yazılı Masallar
Aslı Tohumcu Kimdir:
1974 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünde öğrenim gördü. Birçok yayınevinde editörlük yaptı. Edebiyat kariyerine öyküyle başlayan Tohumcu, zamanla roman, çocuk edebiyatı ve derleme projelerinde de üretken bir kalem olarak öne çıktı. Abis, Taş Uykusu, Şeytan Geçti gibi eserleriyle çağdaş edebiyatın dikkat çekici isimleri arasında yer aldı. Yazılarında bireysel ve toplumsal çatışmaları derin bir duyarlılıkla işleyen Aslı Tohumcu aynı zamanda çeşitli gazete ve dergilerde kültür-sanat yazıları kaleme almıştır.