
Metin Çalışkan: Kaptan Kurmaca - Bazen
Bazen...
Okuduğum bir kitabın ardından, çok beğensem dahi aradığım kitabın o olmadığı hissine kapılırım. Edebi ölçütlerle hesap ettiğim bir durum değil. Edebiyatla birlikte, edebiyata karşın, okurluğun da öznellik barındırmasından.
İçinde kaybolamadığımız kitapların yansımaları.
Hatta bazen...
Tüm okurların, kendilerini saklamalarına, içinde kaybolmalarına izin verecek tek bir kitabın peşinde olduklarını düşlerim.
*
Kent Katlama Sanatı
isimlerini söktüm tek tek
sokakların, mahallelerin, caddelerin
kimselere sormadan
ayırdım birbirinden yolları
ufaladım köprüleri
kapattım geçitleri
çatıları söküp
dağıttım odaları, evleri
bunca insan masalları unutmanın eşiğindeyken
kimse kimseye çıkamasın diye
daha neler neler yaptım
bozdum gökyüzünü
incittim yeryüzünü
ağaçları sakındım ama
yüzümü denize tuttuğum da oldu
durduk yere ağıza batan
kıymık gibi şiirler okuduğum da
yarı aydınlık kumpanyaları
gezdim sonra
kimsesiz sinemaları
vapurları, trenleri
yitiriliş müzelerini
endişeleri
eksik sevgileri
sordum soruşturdum ne yapar
kimselere çıkamayan insanlar diye
cevap veren olmadı
sinirlendim, denizini döküp, ağaçlarını silkeleyip
şiirinden iyice uzağa düşüp
katlayıp kenti cebim koydum
o sıra muhtemel
büyük bir çaresizliği canlandırıyordum
*
Acar muhabirlerimizin aldığı duyumlara göre; Yazar Şule Akın Beyaz şu sıralar endişeli vakitler geçiriyormuş efendim.
Yeni romanı İsyankâr Gölge’nin taslağı için uzun zamandır çalışan Beyaz geçtiğimiz sabah dosyasının başına geçtiğinde büyük bir şok yaşamış. Romanın ana karakteri Neşet'in romandan firar ettiğini fark etmiş. Tek bir satırda bile onun izine rastlayamayan Beyaz bu işin sonunu getirmeye yemin etmiş.
*
Trenden iner inmez onu görürdünüz. Biraz hırpani dururdu boş tezgâhının arkasında. Kartonunda ‘ihtiyacınız olan her şey’ yazardı ve hakikaten işinin ehliydi. Söylentiye göre umutsuz bir konuyla ilgili şeytanla anlaşmış fakat durum beklediği gibi olmamış. Tabii bu sadece bir söylenti ve bana da güvenemezsiniz öyle değil mi? Peki bunları neden anlatıyorum? Çünkü şimdiye dek işe gelmediği olmamıştı. O müşteriden sonra bir parça sarsıldı elbette, kabul ediyorum. Hani şiiri için bir kelimeye ihtiyaç duyduğunu söyleyen o müşteriden sonra. Yine de ne olursa olsun bunu yapamaz, yani hakikaten yapamaz, cezası büyük olur. İşi bir gün bile aksatmak kurallara aykırı. Onu elime geçirdiğimde...
*
Geçtiğimiz haftalarda sahafları gezme fırsatım oldu... Birkaç kitap edindim. Biri Oktay Akbal'ın Hey Vapurlar Trenler - Bütün Öyküleri III kitabı. Oktay Akbal'a Suçumuz İnsan Olmak ile kalpten bağlanmıştım. Garipler Sokağı'na da bayılmıştım. Nasıl duru bir anlatımı var, görmek için okumak gerek.
Henüz tanışmadıysanız. Bir şans verin derim.
Kaptanınız keyifli kurmaca yolculukları diler.
Görüşmek üzere.