Metin Çalışkan: Kaptan Kurmaca - Batan Geminin Eserleri Bunlar!

Bir Kitap Tasarlamak (Ölmez Otu Vakası)

 

!

!

!

!

!

!

Bu video gelen şikâyetler, ilke ve prensiplerimize aykırılık, telif hakkı ihlâli vb. hususlardan biri veya birkaçı nedeniyle yayından kaldırılmıştır.

VAKA NO: 35 – ÖLMEZ OTU VAKASI: FİNAL

Dedektif Ruşen Bey
25, 3 B Abone

Dünyevi ruhların hakları konusundaki çalışmaları ve özgürlükçü duruşuyla tanınan Dedektif Ruşen Bey her ay tedirgin edici gizemli vakaları çözmeye devam ediyor.

Yorumlar – Sıralama Ölçütü
                     Eskiden Yeniye

Poirot’nun Bıyığı

Harikasınız azizim, en gerilimli vakalarınızdan biriydi. Finali hiç beklemiyordum. Suçlunun ortadan kaybolması aramızda dolaşıyor olduğu ihtimâlini işaret ediyor. Umarım en kısa zamanda yakalanır.

Hedef Tahtası

dede birak la artk bos işeri…

gönüllümaktulünkatili

RUŞEN SENİ ELİME GEÇİRDİĞİMDE HER ŞEYİN HESABINI VERECEKSİN ŞEREFSİZ!!!

Saksıdaki Tomurcuk

Şey bunu söylemek ne kadar doğru bilmiyorum ama yeni vakaları sabırsızlıkla bekliyorum.

Sina Aktan

Sen önce yanında çalıştırdığın dünyevi ruhun hakkını öde pezeveng!!! Adam mısın lan sen? Sürekli kendini öne çıkarıyorsun. Dedektifliğin yüz karası. Kıçını kurtaran olmasa bir hiçsin.

Omeros

Satılık İkaye İlanı à İkayesiz bırakıldığımız şu dünyada gelin sizin de bir ikayeniz olsun à ttps://satilikikaye.org

Arkası Yarın

Ruşen Beyciğim vazifenizi daima layıkıyla yerine getiriyorsunuz, bravo vallahi. Yalnız bu esrar perdesindeki Ebedî S. Yankı’nın sonuyla alakalı bir fikriniz var mı? Ayrıca size biraz dargınım, hani bir imzalı fotografınızı yollayacaktınız?

For Wolfs

yzk senbu millet in ayarleriyla oynuyosun olemeyenleri dirilereee bir tutuyosum yazmıyormı onlarkiölmesi gerekipte ölmeyibile becermeeyenler diyeyaziyor budünyada kalma nedenlericanlilara hizmet demiyormu hem devletenguzel sekilde besliyor heosini isveriyo asveriyo neymiş isimleriolsunmuşş neynişhakları olsunnmuş biz yaşayanalar bu vatanı yedirMEYİĞZ!!!

Mitokondrigiller

Helal be, büyük oyunu çözmüşsün yine.

alevatan

TANIŞALIM BAYANLAR! İSTEYENE SOSYAL MEDYA HESAPLARIMI YAZACAM!

Video Kruger

siktir git başka kapıda oyna

Eco’nun Gülü

Ruşen Bey’in bu vakası ünlü yazar Ebedî S. Yankı’ya dairdir. Tanımayanlar için Ebedî S. Yankı’nın kısa biyografisi: 1951 yılında denize bakan bir evde doğdu. İki defa üniversiteye gitti ikisini de pek hızlı bir biçimde terk etti. Öykü, şiir, deneme, roman, inceleme olmak üzere edebiyatın hemen her dalında eserler verdi. Bu eserlerle onlarca ödül alan Yankı, “Tek amacım geleceğin edebiyatçılarına yardım etmek,” diyerek Karon Akademi’yi kurdu ve akademi bünyesinde pek çok nitelikli edebiyatçının yetişmesini sağladı.

Eserlerinden Bazıları:Bitimsiz Günce (şiir), Kent Vampirinin Düşleri (roman), Gökayna (öykü), Şer Kişi Raporu (söyleşi), Endişe Çeşitlemeleri Serisi (roman)…

Suat Cengiz

2:24’teki kırılan camım.

hariçbedel

Tüylerim ürperdi. Akademi binası bile ne kadar ürkütücüydü, çığlık atan bir insanın yüzünü andırıyordu.

The End

Videonun başlarında fazla odaklanamadığımdan bazı detayları kaçırmış olabilirim ama asıl konuşulması gereken Ruşen Bey dışında böylesine dehşet verici olaylar karşısında hemen hemen hiç kimsenin kılını kıpırdatmaması.

Hakan

Bu tarz çöp kanallara prim vermek vatana ihanettir. Şikâyet edelim arkadaşlar. Gelecek hafta dünyevi ruhlarla yürüyecekler arasında bu insan müsveddesi de var. Eminim vakalar yalandır, kuyruğuna bastığı herkes de masumdur.

Mr. Mesir

The End, bebeğim ben anlatırım o detayları. Sen yeter ki iste ?

Sır Dolu Ayna

Ebedî S. Yankı’nın bendeki tüm eserlerini yırttım. İsmi fazla duyulmamış yahut yeni yeni duyulan yetenekli genç yazarları korkutarak, sömürerek edebiyat tarihinin her döneminde yer almayı başarmış böyle bir iblisin kitaplarını okumayın, okutturmayın. Bakalım edebiyat camiası nasıl tavır alacak!

Burak Şener

Eserleri çok çok iyi ama…

Sır Dolu Ayna

Bu düşünceye katılmıyorum ancak öyleyse de ne fark eder! Kitapları nasıl yazdığı belli…

The End

Yalnız ben erkeğim birader!

BigDick

Kusura bakma kardeş.

Dreamcatcher

Bir daha katiyen izlemem, bodrumda asılı duran, çürümeye yüz tutmuş insanları düşündükçe çıldıracak gibi oluyorum. Akademinin diğer hocaları da çoktan topuklamış. Yine unutulur gider her şey.

Seher

Arkadaşlar yarın yürüyüşe geliyorsunuz değil mi?

Murat Günebakan

Ruşennnnn yatacak yerin yok Ruşennnnn...

Sexbomb

Sen varsan ben de geliyorum Seher, bebeğim. Buluşup gidelim istersen.

Seher

Uza leş kargası, sen kimsin zaten? Senin gibiler mümkünse dünyanın yakınından bile geçmesin.

Bay T.

Şu lavuğu ne kadar engelleseler de yeni yeni hesaplarla damlıyor.

Italic Calvino

Ebedî Bey’in yönettiği Kuzgun Leşe dergisine bir şiirimi yollamıştım. Bizzat dergi ofisine çağırınca şaşırmıştım. Neyse kalktım gittim, gözlerine dikkatli bakmazsanız yaşadığından emin olamayacağınız kara kuru bir adam çıktı karşıma. Videodan anlaşılmıyordur ama gözlerine bir an bile dikkatli baktığınızdaysa derinlerde sıra dışı bir yaşamın ateşini görebilirdiniz. Ben bunları çok sonradan algılayabildim, o an bilmiyordum ama Ebedî Bey’in yanındayken tuhaf bir gücün etkisi altına girmiştim. Beni güzelce ağırladı. Yazdığım şiirle ilgili uzunca konuştu. Lafı neredeyse yazmama gerek olmadığına vardırana kadar çok ağır eleştirilerde bulundu fakat sonrasında aniden yumuşadı. Zor da olsa bir ışık yakaladığını söyledi. Akademinin kartını uzattı, ücretsiz katılabileceğimi belirtti, hatta ısrar etti. Tek şartı akademiye katıldığımda dışarıdaki herkesle bağlantımı kesmem, öğretilen, söylenen ne varsa harfiyen uymamdı. Birkaç yıla ödülümün bile garanti olduğunu aktardı. Dediğini de yapacaktım hani, akademiye katılma fikri karşı çıkamadığım bir çağrı gibi zihnimi kemiriyordu. O hafta sonu kaza geçirmeseydim kim bilir ne halde olacaktım. Şu patlak veren olayı da düşününce…

Ay Sarayı

Geçmiş olsun Italic… Videoyu tekrar tekrar izledim. Ebedî mahlukunun yaralarından fışkıran sapsarı çiçeklerin görüntüsü uykularımı kaçırdı. Arif olmasa Ruşen Bey kurtulamazdı. Neyse, asıl söylemek istediğim şu: Ebedîgiller hiç konuşulmuyor? Akademiden mezun olamayanların akıbetini öğrendik, mezun olup da alkış tufanıyla karşılananlar, daima öne çıkarılanlar, ahkâm kesenler, hocalarını övgülere boğanlar, onların hikâyeleri ne olacak? Vakaizm bu video ile ilgili yazını bekliyorum. Pek takdir edilmiyorsun ama en azından ben minnettarım.

Kaos Bitirici

Arif ne lan? Onun adı Dünyevi Ruh 35… sklfskldfjk isim verilsinmiş? Ne hak iddia edebilirler ki! Ayrıca gördünüz mü ebenizin yürüyüşünü? Nasıl dağıldınız ama! İnşallah herkesi kurtarabilmişsinizdir. Tarih yazdık tarih piç kuruları. Bu toprakların yaşayanlarını sahipsiz mi sandınız ulan! Kimler sizi besliyorsa kış kış oraya!

Melis

Övündüğün şeye bak. Çaresizlere saldırmak mı tarih yazmak? Hakkını arayanlara uyguladığınız şiddet mi?

Elçiye Zeval Olmaz

Ya arkadaş ne hak araması? Niyetiniz belli sizin. Dünyevi ruhları kullanıyorsunuz sadece.

Berk Yokuş

Ruşen Abi’ye ulaşılamıyormuş!

Beril

Görüntüler çok kötü arkadaşlar! Polislerin yanında saldıran grubun arasında bir anlığına Ebedî S. Yankı’yı da görür gibi oldum, tam emin değilim.

Pas Tuttum

Videoları neden kaldırdınız ha? Hiçbir vakaya ulaşılamıyor. Ne oldu Ruşen Abi’ye?

Turan

Biz olmasak daha çok canınız yanardı, bunu unutmayın, iftira atmayın teşkilata!

Barut Fıçısının Fitili

Ruşen bitti kesin! Sıra size de gelecek. Haklarını savunduğunuzu iddia ettikleriniz de cezalarını çekecek.

Gülnur Öztan

Ne iftirası, görüntüler var diyoruz. Yürüyüşe katılanlardan pek çok kişiden haber yok. Ruşen Bey nerede?

Suna İnce

Ayten Abla’yla haberleştim. Ruşen Abi’nin komşusu. Eve hiç uğramamış. Arif de perişan haldeymiş.

Kılıcın Kini

geberin geberin geberin veya geberemeyin dünyevi ruha dönüşün de kölemiz olun ksjfeklflk

vakaizm

Teşekkürler Ay Sarayı…

Arkadaşlar öncelikle herkese geçmiş olsun. Ruşen Bey umarım iyidir… Son vakanın videosunu indirmiştim, silindiği için kendi kanalıma yüklemek istedim ancak sistem engelledi. Bu nedenle videonun kısa bir özetini yapacağım ve birkaç detaya bakacağız. Bu arada videoların kaldırılmasının yürüyüşe denk gelmesi manidar. Neyse şimdi vakaya geçelim.

Vakanın daha önceki videolarını izlediyseniz zaten işin buraya nasıl vardığını biliyorsunuzdur. İzlemediyseniz şimdilik vakaizm kanalında yayında. Kaldırılmadan bir bakın derim. Ben yine de en azından birkaç ufak noktayı vurgulamak istiyorum. İlk videoda Ruşen Bey evinin kapısını açıyor ve genç bir adam eşiğe yıkılıyor. O sırada Arif tesadüfen kamerasıyla kayıtta. Ruşen Bey genç adamı kanepeye yatırıyor. Bazen genç adamın ağzından ilginç cümleler çıkıyor: “Onları aldı. Onların ruhlarını aldı. Daha fazlasını istiyor. Yeniden doğmak için. Her zaman yaptığını yapmak için. Unutulmamak için.” Ardından Ruşen Bey ambulans çağırıyor, genç adamı hastaneye götürüyorlar ve dedektif vakayı çözmek için işe koyuluyor. Önce genç adamı araştırıyor. Arif’in katkılarıyla uzun uğraşlar ve kimi tesadüfler sonunda tek bir bilgi ediniyor: Genç adamın Karon Akademi’yle bir ilişkisi var.

Ruşen Bey ikinci videoda Ebedî ile konuşuyor ve birlikte akademiyi geziyorlar. Dedektif konuşma boyunca yazara oldukça garip bir şekilde bakıyor. Akademiden ayrıldıktan sonra genç adamı görmeye, hastaneye gidiyor. Yatağında dinlenen genç adama bakarken, “Ebedî’yi evvelden gördüğüme yemin edebilirdim fakat o an başımı ağrıtan kara bir lekeden ibaretti,” diyor. Tabii bu his Ruşen Bey için yeterli değil. Evet, onun mahareti şu dünyanın kurallarına aykırı bir olayın cereyan etmesinin akabinde oluşan durumu çabucak kabullenmesi, kavraması ve o durumun yarattığı yeninin kurallarına uygun bir şekilde oyunu oynayabilmesini sağlayan derin sezgileri olsa da Ruşen Bey hiçbir zaman kanıtı olmadan hareket etmiyor. Bu nedenle Ebedî S. Yankı’yı daha yakından tanımak için tüm eserlerini okuyor. Konunun uzmanlarıyla görüşüyor. Yazarla yapılan söyleşilerin tekrar tekrar üzerinden geçiyor; nihayet ufacık da olsa bir ipucu yakalıyor. Yankı hemen hemen her eserinde ‘layemut’ kelimesini yanlış bir anlamda kullanıyor. Ancak bu konudan neredeyse kimse bahsetmiyor.

Üçüncü videonun başında vakayı çözdüğünü belirten Ruşen Bey kapısının altından atıldığını söylediği bir mektubu okuyor. Mektup Ebedî’nin neredeyse yüz yıllara yayılan tüm hikâyesini, nasıl bir varlık olduğunu, hangi isimleri kullandığı ve o isimleri kullandığı dönemlerde hangi genç edebiyatçıların ortadan kaybolup da hangilerinin Ebedî sayesinde el üstünde tutulduklarını gözler önüne seriyor. Ruşen Bey mektubu bitirir bitirmez hastaneye gidiyor ve şok edici bir gerçekle karşılaşıyor: Genç adam ortadan kaybolmuş.

Final videosunun başında akademiye doğru uzun bir yolculuk sahnesi var. Yağmur yağıyor. Arif de Ruşen Bey de tedirgin. Ruşen Bey çocuğu kurtaramazsa kendini hiç affetmeyeceğini söylüyor. Akademiye varıyorlar. Arif ağaçların kuruduğuna, ölü gibi durduklarına ve korumaya çalışırmış gibi binayı sardıklarına dikkat çekiyor. Yavaş adımlarla kapıya yaklaşıyorlar. Kapı hafifçe aralanmış. İçerisi loş. Ruşen Bey çakmağının aleviyle ilerliyor. İlk gelişlerinde fark etmedikleri bir merdiven görüyorlar. Duyulan çığlıklar Ruşen Bey’in ve Arif’in silkinmelerine neden oluyor. Koşarak merdivenlerden iniyorlar. Bodruma vardıklarında dedektifin gözleri dehşetle aralanıyor. Duvarda bir tablo göze çarpıyor. Hastaneden kaybolan ve o an bodrumun ortasında, yıpranmış bir tekli koltukta oturmakta olan genç adamın portresi. Genç adam gülmeye başlıyor, kancalarda asılı duran boş bedenleri işaret ederek, “Daha fazlası lazım, yetmiyor Ruşen Bey, yetmiyor,” diyor, duraksıyor. Gözlerini kameraya dikiyor. “Kısa sürdü ama sizinle oynamak güzeldi,” diyerek ikilinin üzerine atılıyor. Kamera yere düşüyor. Gerisi birkaç dakika için muğlak olsa da boğuşmalar sırasında Arif eline geçirdiği belirsiz bir nesneyle genç adamı yaralıyor, genç adam kükrüyor. Arif, Ruşen Bey’i kaldırıyor. Genç adam onlara doğru bir hamle yapıyor, bu sefer de Ruşen Bey’in meşhur işlemeli hançerinin gazabına uğruyor. Arif kamerayı aldığında, yaralardan fışkıran ölmez otlarını ve hızla yaşlanan, küçülen; Ebedî’ye dönüşen genç adamı görüntülüyor. Haykırışlar kesiliyor, Ebedî, ölmez otlarından sapsarı bir mezarın ortasında kıpırtısız yatıyor. Ruşen Bey ile Arif yavaş yavaş yukarı çıkıyorlar. Kapıya vardıklarında Arif kamerasıyla geriye dönüp bakıyor. Ruşen Bey titreyen bir sesle, “Vaka kapandı evlat, en azından şimdilik!” diyor.

Evet, bu vaka pek çok soru işaretini beraberinde getirdi. Onlar da zamanla aydınlanacaktır. Zaten şu an önemli olduğunu da zannetmiyorum. Şimdilik benden bu kadar.

Selin Kınalı

Arkadaşlar Arif’i tutuklamışlar! Olayın sorumluluğunu ona ve tüm dünyevi ölülere atacaklar belli ki. Bu arada Ruşen Abi’den henüz haber yok.

Video Yorumlara Kapatılmıştır

***

Yukarıdaki çalakalem yazılmış öyküden bir roman serisi tasarlıyorum. Dedektif Ruşen Bey... Bazen kötü bir öykü hatta yayımlatmadığınız bir metin işe yarayabilir. Yazarlığınızda hiçbir şeye çöp gözüyle bakmayın derim. Nereden ne çıkabileceği belli olmuyor. Kimi zaman sonuçlar oldukça şaşırtıcı.

***

2022'ye Işınlanıyoruz

İzlediklerimiz

İz: Tayfun Pirselimoğlu senaryosu, Yeşim Ustaoğlu yönetmenliği ve bir ilk film. Ama öyle bir ilk film ki iki ismin de filmografisinde ayrıksı durmakta. Atmosferiyle, kimlik temasına yaklaşımıyla ürpertici bir kara polisiye. Büyük dikkatle, tüylerimiz ürpererek izledik.

Okul Tıraşı: Ferit Karahan’ın filmi Okul Tıraşı gerçekçi bir filmin duygu sömürüsü anlamına gelmediğinin en güçlü ifadelerinden. Sinemayı ihmâl etmeden meselesini aktarabilmek son zamanlarda az rastlanır bir nitelik gibi. Bu da Okul Tıraşı’nı daha değerli kılmakta.

Microhabitat: Jeon Go – Woon yapımı Microhabitat, kalbimize işleyen filmlerden oldu. Geçmişle kurulan bağ, o geçmişi bugüne taşıyamamak, herkesin kendi yoluna gitmesi ve tatlı bir melankoli.

Küçük Anne: Celine Sciamma’nın Küçük Anne filmi ufak bir hazine. Kabakçığın Hayatı gibi nefis bir animasyonun senaristi de olan Sciamma çocuk dünyasına ne kadar hâkim olduğunu hatılatıyor. Fantastik ile gerçeklik arası gidip gelen anlatı yapısı da cabası. Sessiz, sakin, etkisi yüksek bir seyirlik.

Beden ve Ruh: Ildiko Enyedi imzalı Beden ve Ruh rahatsız edici, yıpratıcı, mistik bir birbirini, dolayısıyla kendini bulma filmi. Tüm yıkıcılığına rağmen umut da veriyor. Rüya sekanslarına ise bayılmıştık.

Lübnan Semaları: Chloe Mazlo yönetmenliğindeki Lübnan Semaları tam bir kendini iyi hisset filmi. Savaşa bakışı, aşkla, şiirle, yıldızlarla örülü hikâyesi ve herkesin rahatlıkla anlayabileceği metaforik ögeleriyle tekrar tekrar dönülür.

Sahne Işıkları: Chaplin’in veda mektubu. Filmi izleme listemizde öne çekmemize nedense şu: Erhan Tuncer’in hazırladığı İhsan Yüce biyografisi kitabında, Yüce’nin bu filme karşı duyduğu büyük tutku. Hoş bizim için Buster Keaton ile Chaplin’i yan yana izlemek bile yeterdi ama film derin bir kalp sızısı bırakmakta.

Kimse Fark Etmiyor: Koreeda çok sevdiğimiz yönetmenlerden. Kimse Fark Etmiyor sonrasıysa başucu yönetmenlerimiz arasına girdi. Film tüm hüznüyle birlikte insanı sarıyor. Koreeda’nın karakterlerini yargılamaması ise değerli.

Banka Önünde Olay: Ruben Östlund kısası Banka Önünde Olay, tek plan çekimiyle ele aldığı yolunda gitmeyen banka soygunu hikâyesinde absürt mizahıyla epey güldürmeyi başarıyor.

Dayım: Tayfun Pirselimoğlu kısası Dayım hatırlamanın büyüsüne, bir çocuğun ilk kahramanına, nesnelerin hikâyelerine ve çağrışımlarına, hiç kimseye benzemeyen bir insana yönelik nefis bir hikâye.

Top Gun – Maverick: Joseph Kosinski’nin yönettiği Top Gun filminin uzun yıllar sonra gelen devamı iyi ki Tom Cruise hala bizimle dedirtirken, bir gişe filminin hala heyecan verici olabileceğini gösteren bir yapım olarak da öne çıktı. Cruise’un sinema sevgisi inanılmaz…

Kamera Wo Tomeruna: Harika bir dostun yoğun önerileriyle izlediğimiz ve inanılmaz keyif aldığımız çılgın bir film. İlk yarısına tahammül edebildikten sonra (ki bu konuda uyarılmıştık) neredeyse filmin devamı boyunca kahkahalara boğulduk. Bir zombi filminin ne denli zorluklarla yapılabileceğine ve set çalışanlarının nasıl zorluklarla karşılaştığına şaşırmak mümkün. Üstelik bu sene yeniden çevrimi de gelmiş.

Bu Yıl Sıklıkla Döndüklerimiz
Zor Ölüm Üçlemesi
Sakıncalı Düşünceler (Dangerous Minds)
Birkaç İyi Adam (A Few Good Man)
Jackie Chan Filmleri

***

Kitaplar

Stephen King – Kule: Uzun soluklu bir serüvenin final kitabı. Silahşorların arayışları nihayete ermek üzere… Her ne kadar herkesi tatmin etmesi zor bir eser olsa da bizim kıymetlimiz oldu.

J. K. Rowling – Harry Potter Serisi: Nihayet… Nihayet… Nihayet… Soluksuz okuduk. Her sene döneriz efenim ????

Carson McCullers – Kadransız Saat: Bu yıl okuduğumuz en iyi kitap. Üzerimizde öyle bir etki bıraktı ki nerede anarsak analım kitabı tavsiye eden, harika okur, yazar Banu Yıldıran Genç’e teşekkürlerimizi iletiyoruz. Yine iletelim… Kadransız Saati bizim için bu denli vurucu yapan ilk defa bir insanlık suçu olan ırkçılıkla alakalı mağdur tarafından değil ağırlıklı olarak failler tarafından bir bakış okumamız. Ve romanın geçtiği dönemin ayrımcılığın normal olduğu bir dönem olması. Kendi içimizdeki ırkçılıkla da yüzleşmeye çalıştık desek yeridir. Elbette roman çok daha fazlası…

Bade Osma – Tatavla’da Bir Delirme Vakası: Sayın Bade Osma gibi ufuk açıcı bir edebiyatçıyla, edebiyat tutkunuyla tanışmamız da büyük şans efenim. Tatavla’da Bir Delirme Vakası biçim-içerik uyumunun şahane örneklerinden biri. Ayrıca, mekânların nasıl karakter haline getirilebileceğini, nefes alan alanlar olarak sunulabileceğini de kanıtlıyor.

Georges Perec – W: Perec’in yanılsamalı hatıralar denizinde yüzmek (böyle cümleler kurmamı umarım affedebilirsiniz efenim :)) harika bir deneyimdi.

Oktay Akbal – Garipler Sokağı: Oktay Akbal ile tanıştığımızda çabucak çarpılmıştık. Sade anlatımın böyle güçlü bir etki bırakması, temiz bir dil… Bu unsurlara pek kafa yormazdık lakin artık yoruyoruz. Garipler Sokağı, adından anlaşılacağı üzere bir sokak odağında yaşayan insanların hikâyelerine dahil ediyor bizi. Son dönemde bu tarz çok karakterli fakat pek bir ana karakteri yokmuş gibi duran eserlere rastlayamadık. Varsa da gözümüzden kaçmıştır.

Stephen King – Uykusuzluk: Yine mi King! Evet, yine… Uykusuzluk yeniden basılmasını beklediğimiz ve ömrümüzü çürüten eserlerdendi. Okuduk sevdik. King’in en derinlikli romanlarından sayılabilir. Kader, tesadüf tartışmaları, gerilimi ve Kara Kule serisiyle bağlantılar. Bizim için daha ne olsun.

Melisa Parlak – Avunma Mekanizması: Melisa Parlak da bu sene iyi ki tanıdık dediğimiz yazarlardan. Avunma Mekanizması şaşırtıcı bir öykü kitabı. Hem benzerlik hissi yaratıyor hem de oldukça özgün. Çıkış fikirleri yaratıcı öykülerde dolaşmak, Parlak’ın derdini anlatırken didaktiklikten kaçınabilme bilme başarısıyla kurduğu anlatımlarında gezinmek çok iyi geldi.

Arno Gruen – İhanete Uğrayan Sevgi: Normalliğin Deliliği kitabıyla bizi duvardan duvara çarpan Gruen’in İhanete Uğrayan Sevgi kitabı da bir o kadar etkili. Gruen’in fikirlerine katılın, katılmayın, tartışın, reddedin, sahiplenin… Ne olursa olsun dileriz bir defa yolunuz bu yazarla kesişsin.

Raymond Carver – Fil: Biri bize Carver’ın nasıl ortada hiçbir şey yoktan yahut nasıl günlük olandan, sıkça karşılaşılandan hareketle, usul usul akan, etki ölçeği yüksek öyküler kurabildiğini açıklasın lütfen.

Zeyn Joukhadar – Yıldız ve Tuz Haritası: Bu senenin yine en fazla etkilendiğimiz kitaplarından. Joukhadar kitabı ile sahaf gezisinde, tesadüfen tanıştık. İki koldan akan hikâye bir taraftan Suriye’deki savaşa trajik ve gerçekçi bir bakışla bakıyor. İkinci hikâye ise dünyadaki yerimizle, haritalarla, sınırlarla, keşifle, mitolojiyle el ele… Roma

09/09/2025
57