
Gizem Pınar Karaboğa: Rüzgârlı Köşe - Fırtına Sonrası Kalanlar
- Tüm inançsızlığım savruldu. Tanrı, diye ulurken buldum kendimi: Umarım yoksundur Tanrı, çünkü eğer varsan en büyük günahkârın olacağım. Asla uslanmayacak ve her an sana gaddarlığını hatırlatacağım!
- Bir muhatap istiyorum. Sevdiklerimden alınan nefesin geri verilmesi için bahse oturmak, göğüs göğse çarpışmak, ayaklarına kapanmak, yaltaklanmak istiyorum. Avunmak istemiyorum.
- Tutunacak bir şeylere ihtiyacım var. Niye olmasın psikolog efendi? Hem uçurtmalar da sever iplerini.
- Daha dün kocaman bir ölü kelebek gördüm. Sarı renkteydi. Kanatlarını açmış yatıyordu, sarı kanatlarını. Kanatları sarıydı, ölüydü ve. Ama sarıydı.
Biraz ileride küçücük bir fare ölüsü seçtim. Ayakları, burnu ve peşi sıra uzanan kuyruğu... Yaklaştıkça anladım. O bir fare değildi. Fare olsa ölü olurdu ama hayır, fare değildi. O bir yün yumağıydı. Kahverengi bir yumak. Ölü olmayan bir yün topu. Loca (kedim) ölmemiş olsaydı onunla oynardı. Ama hayır, Loca beyaz bir kedi, ölü kahverengisi değil!
- Daha çok, daha çok seveceğim her canlıyı. Yaşam hıncıyla dişleyeceğim meyveyi ve suyunu içeceğim. Bir gün benim nefesim de son bulacak ama çok çekişmeli olacak ölümüm. Yaşama öyle sıkı sıkı geçireceğim ki tırnaklarımı, ben giderken koca bir lunapark devrilecek.
28/08/2025
242