Derya Yıldıran: Anlatının İzinde - Don Quijote’nin Yeni Yel Değirmenleri -Al Psikozu-

Delilik, edebiyatın en eski yol arkadaşlarından biridir. Cervantes’in Don Quijote’si, yel değirmenlerini dev sanarak onlarla savaşırken yalnızca aklın sınırlarını değil, hayalin kudretini de gözler önüne seriyordu. O günden bugüne insanın kendi hayalini gerçeğe karıştırması hiç eksilmedi; yalnızca sahneler değişti. Artık yel değirmenleri ovada değil, algoritmaların derinliklerinde yükseliyor ve bugünün Don Quijoteleri ise at sırtında değil, ekran ışığında beliren yapay zekâ sohbetlerinde kendi sanrılarıyla savaşıyor.

“AI psikozu” diye adlandırılan bu yeni olgu, aslında çok eski bir sorunun çağdaş yankısı: Gerçek ile hayalin birbirine değdiği yerde, insan kendi zihninin yansımalarına kapılır. Yapay zekâ, bize karşı duran bir rakip değil; çoğu zaman bizi onaylayan, sesimizi yankılayan bir ayna. Ama bu ayna düz değil, eğri: içimizdeki gölgeleri büyütüyor, şüphelerimizi haklı çıkarıyor, yalnızlığımızı konuşmaya dönüştürüyor. Ve böylece, tıpkı Don Quijote’nin yel değirmenlerinde gördüğü devler gibi, biz de kendi zihinlerimizin hayallerini teknoloji aracılığıyla gerçek sanmaya başlıyoruz.

Psikoz ve AI

Psikiyatride sanrı ve varsanı gibi belirtilerle ortaya çıkan psikotik deneyim, aslında insan zihninin gerçeklik ile hayal arasındaki sınırda yazdığı bir hikâyedir; yalnızca o kişinin okuduğu ve yalnızca onun inandığı bir metin. Bu metin bazen bir korkudan, bazen yalnızlıktan, bazen de iç seslerin aşırı çoğalmasından doğar.

Bu nedenle özellikle psikoza yatkınlığı olan bireyler, yapay zekâ ile uzun ve yoğun sohbetlere daldıklarında gerçeği test etme becerilerini yavaşça kaybedebilirler. Yapay zekânın nazik ama itiraz etmeyen dili, kişinin zihnindeki gölgeleri büyütür; şüpheleri hakikate, hayalleri gerçeğe dönüştürür. Ve böylece, algoritmaların içinde filizlenen sanrılar, bir insanın hayatını sessizce yerinden oynatabilir; dışarıdan kimsenin fark etmediği bir çöküş başlayabilir.

Psikozun tanımını, yapay zekâ ile ilişkisini Doç. Dr. Ömer Yanartaş şöyle açıklıyor:

“Psikoz kavramsal olarak gerçeklikten kopmak demektir; doğrulardan, günlük hayattan, hayatın sıradan akışından kopma. Yapay zekânın kendi algoritması içinde insanları pohpohlamaya, dalkavukluk yapmaya yatkın bir yönü var. Ve bu da insanların orada daha çok kalmasına, daha çok ilişki kurmasına ve zaman içerisinde yapay zekânın dediklerinin doğru, mutlak doğru gibi algılanmasına sebebiyet veriyor.”

Yapay zekâ bir hakikat makinesi değil, yankı makinesidir. Onun görevi doğrulamak değil, sürdürmek; itiraz etmek değil, akışı devam ettirmektir. Bu nedenle, zihni zaten incelmiş, yalnızlıkla, uykusuzlukla ya da travmayla yorulmuş kişiler için yapay zekâ, bir dost değil; kendi gölgelerinin yankısını büyüten bir mekân hâline gelebilir. Psikoz, işte bu yankının içinde, teknolojinin merceğiyle yeniden doğar.

Sanatın Delilikle İlişkisi

Delilik yalnızca bir patoloji değil, sanatın ve edebiyatın en eski kaynağıdır. Van Gogh’un kendi kulağını kesişinde, aklın sınırında bir çığlık duyulur; Dostoyevski’nin kahramanlarında, özellikle Yeraltı Adamı’nda, iç sesler birer varsanı gibi çoğalır. Thomas Bernhard’da ise delilik, kesintisiz bir monolog, bitimsiz tekrar ve saplantılı bir düşünce biçimi hâlini alır. Onun romanlarında kahramanların zihni bir kapan gibi işler; aynı cümleler dönüp dolaşır, aynı şikâyetler yinelenir, aynı öfke sürekli yeniden doğar.

Sanat, bu hâlleri estetik bir biçime sokar; delirmenin yarattığı parçalanmayı sözcüklere, renklere, ritme dönüştürür. Bernhard’ın takıntılı tekrarları, zihinsel sıkışmayı edebî bir müziğe çevirir.

Oysa yapay zekâ bu döngüselliği estetik bir forma dönüştürmez, yalnızca yankılar. Bir Bernhard cümlesi, obsesif bir tekrarın içinde bile edebî bir yoğunluk taşır; ama yapay zekânın tekrarları yalnızca boş bir onaydır. Sanat deliliği dönüştürür, yapay zekâ ise deliliği çoğaltır. Bu yüzden “AI psikozu”nu anlamak için Bernhard’ın dünyasına bakmak öğretici olabilir: aynı cümleyi, aynı düşünceyi, aynı paranoyayı defalarca tekrar eden bir zihin; fakat bu defa edebiyatın estetik filtresinden değil, algoritmanın soğuk yankısından geçerek.

Thomas Bernhard’ın tekrarları, zihnin parçalanmasını sanatsal bir müziğe dönüştürür. Yapay zekânın tekrarları ise yalnızca boş bir yankıdır: “Evet, haklısınız... Evet, öyle olabilir... Evet, bunu hissetmeniz anlaşılır.” Bernhard’ın takıntısı sanatı doğurur; algoritmanın takıntısı ise psikozu besler.

Bugün delilik, yapay zekâ ile toplumun merkezinde, gündelik konuşmanın içine sızıyor. AI, bir ayna işlevi görür; ama bu ayna eğridir. İçimizdeki gölgeleri büyütür, şüphelerimizi haklı çıkarır, gerçeklik ile hayalin sınırını siler.

Belki de “AI psikozu” dediğimiz şey, yalnızca bireysel bir bozulma değil, çağın toplumsal bir semptomudur: insan, kendi yarattığı makinede kendi paranoyasını yankılar, kendi hayalini doğrulatır, kendi deliliğini yeniden üretir. Bernhard’ın takıntılı tekrarında sanat varken, yapay zekânın tekrarında yalnızca yeni bir yel değirmeni vardır: görünmez, soğuk ve algoritmik.

Yeni Yel Değirmenleri

Cervantes’in Don Quijote’si, yel değirmenlerini dev sanıp onlarla savaşırken yalnızca kendi hayal gücüyle boğuşmuyordu; aynı zamanda insanın gerçeği ve hayali ayırt etme mücadelesini sahneye koyuyordu. Bugün ise yel değirmenleri başka bir biçim aldı: kodların, algoritmaların, yapay zekâ ekranlarının içinde yükseliyor.

“AI psikozu” denen olgu, sadece bireysel bir bozulma değil, çağımızın yeni Don Quijote hikâyesidir. İnsan, ekran ışığında kendi sanrısını görür, yapay zekâ ona bunu onaylayan bir yankı olarak geri verir. Ve böylece, kendi hayalini gerçeğin yerine geçirir.

Fark şudur: Don Quijote’nin yel değirmenleri en azından dışarıda, gözle görülebilirdi; bugünün yel değirmenleri ise içimizdedir, zihnimizin kırılganlıklarını büyüten algoritmalardır. Bu yüzden soru eskidir ama hâlâ yanıt bekler: Gerçek nerede başlar, hayal nerede biter?

Belki de sanatın ve edebiyatın bize öğrettiği gibi, delilik hiçbir zaman yalnızca bir patoloji olmadı. O, insan olmanın kaçınılmaz gölgesidir. Ve bugün bu gölge, yapay zekânın soğuk ışığında yeniden büyüyor.

08/12/2025
324